Ağustos Yine Bildiğimiz Gibi

Ağustosun sonuydu ve Ankara kaynar bir kazan gibi fokurdayıp duruyordu. Aklım olmadık çalışıyordu, midem yanıyordu, içim bir sıkılıp bir açılıyordu. Neden sonra anladım çok yorulduğumu. Adım adım değil bir perdenin kalkışı netliğinde berraklaştı yorgunluğum, geldi karşıma oturdu. Ben de kucakladım yorgunluğumu gittim yatağıma uzandım. Hava da bunu beklermiş gibi insafa geldi birden, bir yel yaladı parmak uçlarımı. İşte ben ve yorgunluğum koyun koyuna yatarken öğrendiklerimi … Okumaya devam et Ağustos Yine Bildiğimiz Gibi