2002 Dünya Kupası’nda 3.lük maçımızı Güney Kore ile oynamıştık. Maçı izlerken tüm dünya gibi ben de Kore ile aramızdaki dostluğa hayran olmuştum. Bir yandan da merak etmiştim elbet, bu Uzak Doğu ülkesiyle neden bu kadar yakındık ki? Cevabı sonraları öğrendim; meğer vakti zamanında Kore Savaşı’nda biz Güney Kore’ye yardım etmişiz. Peki neydi bu Kore Savaşı?
2. Dünya Savaşı’ndan sonra oluşan soğuk savaş döneminin ilk ete kemiğe bürünmüş şekli olarak geçiyor Kore savaşı. 2. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile 1949 yılında Kore toprakları, Sovyetler Birliği’nin desteği altında bir Kuzey Kore Devleti ile ABD etkisi altında bir Güney Kore Devleti olarak ikiye bölünmüş. Sınır ise 38. enlem. Sınırın 38. enlem olması, 2. Dünya Savaşı sırasında Amerikan Savunma Bakanlığı’nın “38. paralelin kuzeyindeki Japon kuvvetlerinin Sovyetlere, güneyindekilerin de Amerikan Komutanlığına teslim olmaları” yönündeki çağrısından ileri gelse gerek.
1949 yılında bu düzenlemenin yapılmasının ardından 1950 yılında Kuzey Kore’nin 38. enlemi geçip Güney Koreye saldırması ile savaş başlamış olur. Bunun üzerine Amerika, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni 25 Haziran 1950’de toplantıya çağırmış ve konsey Kuzey Kore’nin barışı bozduğuna hükmetmiş. Kuzey Kore’ye yönelik bazı barış girişimleri sonuçsuz kalınca bölge barışını tekrar kazanmaya yönelik Birleşmiş Milletler üyelerine yardım çağrısında bulunulmuş.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu on altı devlet Birleşmiş Milletler’in çağrısına cevap vermiş ve bu devletlerin gönderdiği yardımlardan Birleşmiş Milletler Kuvvetleri oluşturulmuş. Kore’deki Birleşmiş Milletler Kuvvetleri’nin başkomutanlığına 24 Temmuz 1950’de Amerikalı general Douglas Mc Arthur atanmış.
Birleşmiş Milletler Kuvvetleri’nin yapılan bir dizi savaşlar sonrasında Çin sınırlarına dayanmasının ardından, Çin, komşusunun işgaline kayıtsız kalamayacağını ilan etmiş. Kore’nin kendisi için Okumaya devam et “Kore Savaşı”