Merdiven Boşluğu 5
“İnsan; hırsla bezenmiş. Yalnız öyle kuru kuruya, laf olsun diye değil. Hırsla karılmış harcı, hırsıyla örülmüş kendini çevreleyen duvarı. -Yapma, başımıza ne geldiyse bu beylik laflar yüzünden geldi. -Yok yok, bu öylesine söylenmiş bir şey değil, dinle sen. -E buyur o zaman. -Öyle bir duvar ki bu; içine hapsettiği kişinin bütün güzelliğini gölgeliyor, alıp götürüyor. Yerden göğe kadar uzanan bu duvarın arkasında küçücük kalıyor insan. Hiç olmaması ayrı dert, gereğinden fazla olması daha da büyük bir dert. Yaşama hırsı olur, para hırsı olur, meslek hırsı olur; bir bağlanma güdüsüne, bir bağlılık ihtiyacına karşı oluşturdukları olur, ki buna daha bir aşkla bağlanır, hırsıyla yaşıyor insan. Kendisi de farkında bu durumun; hırsının büyüklüğü nispetinde kendisini nasıl da küçülttüğünü fark ediyor. -Bunun için önlem almıyor mu peki? -Almaz mı, türlü oyunlarla bunu saklamayı amaç ediniyor ve beceriyor çoğu kez, saklıyor. Öyle güzel oynuyor ki rolünü; bazen bunu fark etmek neredeyse imkânsız bir hale geliyor. Neyse ki Aslı için böyle olmadı.” Kordonda yan yana dizilmiş banklardan birine oturmuş, ayaklarını ileri, denize doğru uzatmış, önünde uçuşan martıları seyrediyordu. Elindeki simitten bir parça koparıp ayaklarının dibine doğru attı. Birkaç martı hemen yere konup kaptı bu parçaları. “İnsana alışmışlar. Hâlbuki düne kadar buralarda avcılar vardı. Belki martıyı vuran olmazdı ama kuş kuştur, diğerlerini vuran da insan değil miydi? Neyse ki avcılık artık yasak ve martılar böyle bir vicdan muhasebesine girmiyorlar.” Bir parça daha koparıp yere attı. “Demek ki kin tutmak insana mahsus. Bireysel bir kinden Okumaya devam et “Merdiven Boşluğu 5”