Dolunayın Gecesi

Gökyüzünün yeryüzüyle birleştiği yerler vardır hani Ayın denize düştüğü yakamoz gibi. O zaman tek düzlemde birleşir tüm boyutlar… Gözlerinin alabildiğine doldurur her yeri ay ışığı, Hele bir de dolunaysa günlerden Seçilmiş kişi olduğun aşikar… Sabah olmasa, diyesim var. Güneşin hatırı kalmasın ama geceyi daha bi’ seviyorum, Gece yalnız, gece sessiz ve derinden ince ince işliyor içime Her gökyüzüne bakışımda bir yıldız düşüyor gözlerime, Bir gözlerim,bir … Okumaya devam et Dolunayın Gecesi

Bugün

Bir gün düşleyin… Özlem var içinde geçmişten gelen Can var içinde dünden ve dünde kalan Sevda var içinde bir yanı eksik Film sahneleri aklımda kesik kesik… Ve o gün, dünden bugüne bir eşik; Geçmişten geleceğe, Hazandan bahara, Hüzünden neşeye, Kötü her şeyden iyi her şeye. Bir yanımda ardımda kalanlar Bir yanımda benimle olanlar Bu gün tek tek ayırdım onları Kolay olmadı öylece tüm fazlalıklardan kurtulmak … Okumaya devam et Bugün

Yaşamın Kıyısında

Bir köşede yaşanmayı bekleyen hayat. O bekliyorsa eğer, şu anki var olan ne? Bu yürüdüğüm yol, yanımdaki insanlar, önünden geçtiğim evler; beklerken hayat bir yanda, ne oluyorlar? Neden yanımdalar ve benimleler… Ne dersiniz hayat mı yanlış yerde duruyor, yoksa ben mi? Kimin yanlış yerde olduğunu bilmiyorum ama ben hep yaşamın kıyısında duruyorum. Tam ortasında olamadım hiç, ciğerlerim yanana kadar nefes alamadım ve yaşadım diyecek kadar … Okumaya devam et Yaşamın Kıyısında

Eşik

Bir eşikte beklemektir hayat Güzel,çirkin,iyi ya da kötü öylesine bir şeylerin eşiğinde Adım adım gidilir kapılara Huzura ya da hüzüne açılan nice kapılara. Yol açık olsun, Varsın her yer taşla dolsun. Yolun sonu aydınlık olsun, Varsın karanlık yoldaşımız olsun. Dertsiz saadet olur mu, Hazansız bahar,hasretsiz vuslat Manaya kavuşur mu? Bir çiçekte kalır bahar, Bir deniz parıltısında yaz, Bir bankta soğuk geçen ayaz, Elde ne kalır … Okumaya devam et Eşik

Boyutsuz

3 boyutta yazılan, 2 boyutta okuduğunuz ama esasında boyutlara sığdıramadığım yazım… X ve Y eksenlerinde koyduğum noktaları kesiştiremiyorum koordinat sisteminde.Tek bir düzlem yok çünkü ve bir noktadan çıkan her doğru milyonlarca faklı düzlemde yol buluyor kendine. Hani şu birbirine paralel olmayan iki doğru mutlaka bir noktada kesişir, kuralı da yalnız matematik defterimin sayfalarında kaldı. Gerçek dünya çok boyutlu, bırakın iki noktanın, doğrunun birleşmesini; insan kendini … Okumaya devam et Boyutsuz

Zaman, Ruh ve Beden

Hayat yüceleşiyor her geçen dakika insanın zihninde, fikrinde ve dilinde. Yaşamak tarifi mümkün olmayan saadet. Ve yalnızca yaşamak uğruna tükeniyor insanlar, tıpkı yanan bir mum gibi. Alevi sönünce bir karanlık kalıyor saadetten geriye… Hep yaşamak için uğraşıyoruz. Hep bir sonraki anı yakalamak için. Gelecekler için şimdiyi feda ederken yaşadık zannediyoruz istikbalin eşiğinde. Çoktan geçip gitmiş mazi ve henüz gelmemiş zamanların arasında sıkışıp kalıyor bedenimiz. Beden … Okumaya devam et Zaman, Ruh ve Beden

Yaşama Sevdası

Bir sevdayla başladı yaşamak Ağacın toprağa, toprağın yeşile Yeşilin yağmura sevdasıylaydı Tohumu meyve yapmak Bahar vardı arka plandaki resimde Bu sefer doğa sevdalıydı gökyüzüne Demet demet çiçeklerden buket yaptı Kurdelasını da yedi renkle süsleyip, gökkuşağı taktı Hayat böyle sevdalara gebeydi her seferinde Mesela zaman geçmeliydi ansızın ve birdenbire Çocuklar büyümeli, insanlar ölmeliydi Akrebin yelkovana sevdasındandı hepsi Sevip de kavuşamamasından. İlla ki imkansız olmalıydı aşklar Öyle … Okumaya devam et Yaşama Sevdası

Gece

Vee geceydi karanlığın pençesinde. Yıldızlar ve ay yarışıyordu aydınlatmak için gökyüzünü, benim pencereme ise hiçbir ışık düşmüyordu. Ay adeta raks ediyordu samanyolu takımıyla ancak bu neşveden payıma düşen siyah gölgelerdi. Siyah gölgeler… Onlarcası etrafımda; Sağımda, solumda, önümde, arkamda ve içimde… İçimin de taa içinde; zihnimde ve kalbimde. Tek bildiğim renk var şimdi, nereye baksam kara görünüyor. Gözyaşlarım bile siyaha çalıyor yanaklarımdan süzülürken. Nereye gittiniz renklerim; … Okumaya devam et Gece

Boşluk

Boşluk, paragraf başında, sonunda ya da iki cümle arasında. Tamamlanmamış cümleler ve üç noktayla dolu yazım… Öyle doldursunlar diye değil ya da oturup düşünsünler diye. Sadece boş satırlar, içimden geldiği gibi ya da içimden gelmediğinden mi demeliyim? Bazen boş kalmalı akıp giderken kompozisyonun bilmem kaçıncı paragrafı. Nefes alsın kağıt, kalem. Yazar çayını yudumlarken zihninde yazıladursun devamı ve beklesin diğerleri. Onlar sansın ki; devam ettiğinde her … Okumaya devam et Boşluk

Karanlık Şehir

  Karanlık bir şehrin ıssız sokakları… Işıklar sönmüş, yalnız göğün aydınlığı düşüyor kente. Neyse ki ayın on dördü yeni geçti ve dolunay henüz çok şey kaybetmedi dolunaylığından… Gece seviyor bu kenti. O yüzden midir bilmem, karanlıkta düşüyor hep yağmur taneleri. Öyle narin ki gökten inenler, ıssız sokaklara şefkatli bir el olup okşuyor saçlarını. Sonra ıslanıyor artık adımlar, o adımlar ki ne bir ayak izi taşıyor, … Okumaya devam et Karanlık Şehir

Başlıksız

Vee zaman mekana sığmıyor şimdi. Dar geliyor saatler. Geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman hiç olmadığı kadar dağınık. Alabildiğine hoyratça esen rüzgar, günlerimi çalıyor takvimden. Havada uçuşan yapraklara bakınca somutlaşıyor geçmiş kavramı. Tutmak istiyorum bir kaçını, hani elimde olurlarsa yeniden yaşarmışım o günleri gibi. Ancak rüzgar da değil bu bir fırtına sanki; götürdüğünü yakalayabilene aşk olsun… Yalnız zaman yıkılmıyor bugün kentlerde; sokak lambaları, kaldırımlar ve adımlarım … Okumaya devam et Başlıksız

Bir Sanattır Yaşamak

05_paletİnsan dedikleri…

Şu bir türlü anlayamadığım, düşünüp de çözemediğim mahluk. Zaman olur, mekan, ortam falan insanı da koyarız içine ve bir resim çıkar karşımıza. Sonra her şey aynı kalır, yalnız zaman biraz ileri gitmiş ama tüm renkler değişmiş tablodaki. Kim oynadı, diye düşünürüm resmin üstünde, zaman bu kadar yaratıcı olamaz, o ancak mevsimleri değiştirir arka plandaki, mekan ve çevre de aynı, o halde şu insan dedikleri yapmış olmalı…

Bir çerçevenin içine yerleştirilmişiz; etrafta dağlar, ovalar, akarsular, güneş ve bulutlar çizilmiş. Bir köşesine konulmuş zaman denen tükenen kavram. O da mevsimlerin bekçisi, vakti gelene açmış kapıyı; baharda yeşile, kışta beyaza, sonbaharda kahverengiye. Sırası gelen girer ve boyar tuvali o renge. Ve insan o çerçevenin içinde; eline binlerce renk verilmiş. Son fırça darbesine dek istediği yere istediği şeyi çizip boyayabilir. Yalnız şunu bilmeli ki silinmiyor kağıda düşülenler, ufak bir çizik bile iz bırakıyor resminde. O halde dikkatli olmalı insan, tabloya son bakışında eserinden memnun olmak için. Her şey bittiğinde, paletindeki son damla boya da tükendiğinde imzasını atıp çekilme vakti gelmiş demektir. Ve o zaman değer biçene sunulduğunda eser, bilemiyoruz ya üç kuruş ya da milyonlar eder…

Yaşamak bir sanattır, insan dedikleri de bir sanatçı. O sanatçı ki bir resim Okumaya devam et “Bir Sanattır Yaşamak”

Sevda

Sevda, Kıyılarında dolaştığım Kuytularında saklandığım, Derinliğinde kaybolduğum, Enginlerine bakarkan yorulduğum bir deniz. Sevda, İki damla göz yaşı, Vedanın hüznü, Yürek burukluğu. Sevda, Yanmak alevler gibi, Kendi kendine söndürmek ateşini. Sevda, Özlemek deliler gibi. Sevda, Dokunamamak yüreğine, Kaybolamamak gözlerinde ve bir sükut. Sevda, Geçen zaman, Yaşanmakta olan her an, Ve geleceğe dair umut dünden kalan. Sevda, Ağaçlara kazınmış isimler, Peki ya gönüllerdeki… Sevda, Çırpınan kuş misali kalp … Okumaya devam et Sevda

Mektup

Açılmamış mektuplar gönderiyorum yaşanmamış zamanlara. Adressiz, isimsiz zarflar; birikmiş postacının çantasında. İade edecek olsa; göndereni de meçhul, kaybolmuş mazide. Hokkanın dibindeki bitmeye yakın mürekkeple yazıldı, gecenin tükenen ışığında mektuplar. Kandilin ışığı vururdu arkadan ve kalemimin gölgesi düşerdi beyaz sayfaya. Önce hali vakti sorulur özlenenin, sonra anılar düşülür kağıda bir bir. O anılar ki, kelimelerin kuytusunda hasret gizlidir. Umutlar vardır cümlenin sonuna konulan noktada, bir sonraki … Okumaya devam et Mektup

Sokaklar

Sokakların sesi,sessizliği,neşesi,kederi… Bugün kulak kesildim her gün adımlarımın çiğnediği sokaklara.Ne kadar da içlenmiş meğer dinleyenim yok diye… Yürüyorum, Sokak kulağıma fısıldarken,minik adımlarla ilerliyorum.İnsanlar geçiyor bir,iki,üç,beş,on derken sayamaz oluyorum.Kimi dalgın,kimi mutlu,kimi de hüzün bulutlarını almış göz bebeklerinin içine;her biri bastıkları yerde iz bırakıyor,sokağımın hatıra defterine. Kavgalardan yere düşen birkaç kelime, Kalp kırıklarından geriye kalan iki parça, Sevgiliye vedanın ardından akıtılan bir damla göz yaşı, Ufaklığın simit … Okumaya devam et Sokaklar

Doğanın Oyunu

Doğa… Bugün dışa vurdu duygularını haykıra haykıra. İçindeki fırtınalar kopup geldi uzaklardan, yağmur yüklü bulutlarını bıraktı gök yüzüne. Sonra tüm ırmaklarını boşalttı içine akıttığı, tutarsızca ağladı. Gözyaşları hırçın esintileriyle birleşti, yorulana dek akıttı.

Çok geçmeden içine sakladığı güneşi çıkardı ortaya, öyle yumuşak ve naifti ki inanamazdınız az önceki celalli tavrına. Islak sokaklar ve toprak kokusu şahit olabilirdi ancak kopan fırtınaya. Derken bir yenisi daha mı geliyor ne? Bir anda güneşin önünü örten kara bulutlar, oradan oraya kaçışmaya çalışan ağaçlar ve rüzgarın uğultusu… Yine ıslanmaya mahkum şehirler.

Ne kadar da bana benziyor bugün tabiat; değişken duygular, haykırışlar, umutlar ve gözyaşları. Bu kadar hızlı essem öfkem diner miydi ya da boşaltsam tüm pınarlarımı gözlerimin buğusu gider miydi? İçimdeki güneşi çıkarmak kolay olsaydı keşke ve fırtınanın izi ıslak sokakların kuruması kadar çabuk kaybolsaydı…

Bugün dışarıda yağan sadece yağmur değildi, iç dünyamın hava koşulları yaşanıyordu. İzlemem için olup bitenleri doğa küçük bir skeç hazırlamıştı bana. Her doğrultuda gökyüzünden inen damlalar; zihnime yönelttiğim sorular, kafa yorduğum  düşünceler gibiydi. Kimi zaman sırılsıklam oluyordum fikir sağanağında. Saati bilmem kaç km’yi bulan rüzgar geçmişten kopup geliyordu. İçine tüm yaşanmışlıkları da alıp Okumaya devam et “Doğanın Oyunu”

Selam Olsun

Merhaba… Evvela bir topluluğa girerken selam edelim dostlara. Bundan böyle ben de nacizane bir kaç kelam edip; sizlere gönül sofrasından ikramda bulunacağım. Selam olsun, diyelim ilk önce, içimizdeki muhabbeti dile döksün diye. İnsan dediğin senli, benli; o ya da bu şekilde birlikte değerli. Bazen sıcak bir tebessüm, bir dost eli veya bir selam sesi; kişileştirir yalnız etten, kemikten olan bedeni. Bu yüzden mana katmak için … Okumaya devam et Selam Olsun