Küçük Prens son dönemlerin en konuşulan kitaplarından biri olması sebebiyle herkesin az buçuk fikir sahibi olduğu bir kitap. Aynı zamanda felsefe kitabı olduğu da kabul ediliyor. Ama, hayır, bu Küçük Prens’in anlatıldığı bir yazı değil. Burada konumuz Halil Cibran. Konuya buradan girmiş olmamın sebebine gelecek olursak; Halil Cibran ile tanışmamdan evvel Halil Cibran okumama vesile olan yegane benzetmedir: “Doğu’nun Küçük Prens’idir Ermiş”. Halil Cibran’ı okuma fikrine hızla yanıt vererek, tabii ki Ermiş ile başlayarak birçok kitabını okudum. Ermiş’i ilk okuduğumda insani duyguların vurgulandığı bu kitapta Küçük Prens’i bulamasam da okumayı sürdürdüm. Ermiş’i, Gezgin, Kum ve Köpük, Meczup takip etti. Halil Cibran’ın diline alışacak olmalıyım ki Ermiş’i tekrar okuduğumda aslında neden Küçük Prens ile kıyaslandığını anladım. Esasında ben Mevlana’nın umut dolu hikayelerine de benzetiyorum Halil Cibran’ın sevgi ile noktalanan yazılarını, şiirleri.
Eserlerini ve dilini incelemeyi bir başka yazıya bırakarak bugün 137. yaş günü olması münasebetiyle biraz Halil Cibran’ın hayatından bahsedelim istiyorum.
1883 yılında Lübnan’da doğan Halil Cibran, 11-12 yaşlarında iken annesi ile birlikte Amerika’ya taşınıyor. Bir süre Amerika’da yaşadıktan sonra memleketi Beyrut’a dönüyor ve müzik, din tarihi, tıp ve uluslararası hukuk alanında eğitimler görüyor. Ardından Fransa’ya taşınıyor, bir süre de burada sanat üzerine eğitimler alıyor. En önemli eseri olan Ermiş’e adını veren kişi ile burada tanışıyor; genç şair olan Josephine Preston. Josephine Preston ile duygusal yakınlık kuran Cibran, Josephine’in kendisine “genç ermişim benim” şeklindeki hitabından esinlerek kitabına “Ermiş” adını vermeyi uygun buluyor ve tarih sahnelerinde Halil Cibran denilince akla ilk gelen eseri haline geliyor.
Cibran eserlerinde akıcı, açık, anlaşılır ve kutsal kitaplardakine benzer bir dil kullanır. Düşüncüleri ve felsefi bakış açısını sergilediği eserlerinde sevgi, erdem, dürüstlük gibi insani konuları vurgular. Sevginin her türünden bahsedilmekle, bu sevgi Tanrı sevgisi ile noktalanan evrensel bir sevgidir.
Ermiş, Avrupa ve Amerika’da 68 kuşağının elinden düşürmediği kitaplar arasında kabul edilir. Hatta Elvis Presley’in Halil Cibran’ın eserlerini çok sevdiği ve ücretsiz olarak dağıttığı bilinir.
Cibran, daha sonraki eserlerinde kadın hakları, ruhban sınıfı eleştirisi gibi konulardan bahseder. Sonraki süreçte bu eserler, gençleri zehirliyor olması, tehlikeli ve ihtilal yanlısı olması gibi gerekçelerle kilise tarafından aforoz edilmesine sebep olmuştur.
Amerika’ya yerleştikten sonra İngilizce ve Arapça eserler kaleme alır. Günümüzde ise çok dile çevrilen eserleri dünyanın her yerinde okunmaktadır.
Esasında bu kısma kadar bir yazar ve şair olarak andığımız Halil Cibran’ın, beni şaşırtan bir diğer tarafı, resim ile de geçmişi olması oldu. Hatta öyle ki Cibran’ın ressam olarak keşfedildiği, daha sonra yazmaya yöneldiğinden söz edilir. Kendi çizdiği resimler fotoğraf sanatçısı olan Fred Holland sayesinde kitap kapağı olarak yayınlanmış, 1904 yılında ilk kez Boston’daki Day’s stüdyosunda sergilenmiştir. Hatta bir detay daha vereyim, başyapıtı Ermiş’in kapağında kullanılan Cibran’ın kendi çizimi olan “İstidatlının Yüzü” adlı resmidir.
Hayatının son 20 yılını Amerika’da geçiren Cibran, siroz ve tüberkülozdan 10 Nisan 1931 günü vefat etmiştir.
Doğunun batıda esen rüzgarı Cibran’ın doğumu insanlık tarihi için bir onur, bir gururdur. Sevgi ile…
*
Metin içinde aralıklarla karşılaştığınız resimler Halil Cibran’ın kendi çizimleridir.
Yararlanılan kaynaklar ve görseller:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Halil_Cibran
https://kidega.com/yazar/halil-cibran-000895
http://www.kulturservisi.com/p/halil-cibranin-insancil-resimleri-sergileniyor/