
Popüler kültürde yer alan bazı film, çizgi film ve bilgisayar oyunlarında birçok tarihi olayın yıllar önce işlendiği yönünde illa bir şeyler duymuşuzdur; özellikle Simpsonlar, South Park vs… türü yapımlarda.
Çoğumuz bir çırpıda kendi yakaladığı bir sürü şeyi (Transformers’daki ALL SPARK, Thor’daki Antik Kışlar Sandığı…KABE…vs) ekleyebiliriz, bunların bazıları gerçekten bilinçli olarak işlenmiş göndermelerdir, bazıları ise bizim dünyaya bakarken taktığımız gözlüğün camından kaynaklanan yanılsamalardır. Bunların ayrımı ise oldukça güçtür, sözgelimi her yıl çıkan ILLUMINATI kartları veya THE ECONOMIST dergisi takvimleri bile yanıltıcıdır.
Ancak ne derler bilirsiniz; paronayak olmanız, peşinizde kimse olmadığı anlamına gelmez.
JANISSARY isimli çizgi roman bu bağlamda ciddi şekilde ele alınmayı hak eden bir materyal olmasına rağmen gereken ilgiyi görememiştir. Bu yapım bir anlamda batıdan bize nasıl bakıldığını götermesi açısından önemlidir.
Bilmeyenler için konuyu kısaca özetlemek gerekirse, Amerikan toplumu 1930’lardan bu yana (evet günümüzde bile) çizgi romanlara yoğun ilgi göstermiştir. Bu konuda DC COMICS ve MARVEL firmaları karşılıklı rekabet edegelmiştir. Film ve çizgi filmlerini severek izlediğimiz Süpermen, Batman, Flash… vs DC COMICS; Örümcek adam, X-MEN, Iron Man, Hulk, Thor… vs ise MARVEL firmasının yarattığı karakterlerdir.
DC COMICS’in yarattığı, lakin sadece çizgi romanlarda geçen bir Türk süper kahraman karakter var; ismi “JANISSARY” (yani bildiğimiz Yeniçeri). Bu hikaye, hikayenin geçtiği mekanlar, hikayedeki sembolik dil, kurgu gerçekten çok çok çok ilginç.
Bu yapım 2000 yılının Ağustos ayında piyasaya çıkmıştır (Türkiye’de o dönem yaşanan siyasi çalkantılara yapılan açık göndermeleri görmemek mümkün değildir). Bu süper kahramanın kostümü Türk bayrağı şeklindedir. Gerçek adı Dr. Selma Tolondur. Dr.Selma 17 Ağustos 1999 depremi sırasında Gölcük’te arama kurtarma görevi yaparken kazayla bir mağaraya düşüp Merlin’in o Büyü kitabı ile Kanuni’nin sihirli kılıcını bulur, böylelikle büyü yapmak, uçmak, çok güçlü olmak vs. gibi bazı özel güçlere kavuşur.
Buradan sonrasını OHA DİYORUM isimli youtube kanalından direk alıntılıyorum:
Hikayenin kötü karakteri ise Malatya’da yaşayan ANKA KAZIM isimli bir karakterdir. Bu şahıs İBLİS adlı bir canavar ile beraber çalışmaktadır.
Anka Kazım, İblis’in yardımıyla harekete geçince ülkenin her yerinden zombiler bir anda meydanlara çıkar. Süper kahraman JANISSARY (yani YENİÇERİ, yani Dr.Selma TOLON) tek başına bu zombilerle savaşmaya başlar. Öte yandan Anka Kazım televizyona çıkıp “yeni bir çağ başladı” diye bir bildiri yayınlar.
Bunun üzerine Adalet Birliği üyeleri (Batman, Aquaman, Green Lanter ve Wonder Woman) bunu Amerika’da izleyip Yeniçeri’ye yardım etmeye karar verir ve Türkiye’ye gelir, Dr. Selma ile tanışıp beraber işe koyulurlar.
Kaosun egemen olduğu bu zamanda bir anda zombilerin Atatürk Barajı’nı yıkacağı yönünde haberler gelir. Kahramanlar biraz aksiyondan sonra “barajı” kurtarırlar. Bu arada Anka Kazım’ın (bizim şehir olan) Batman’da olduğu haberi gelir.
Amerika’dan gelen kahramanlar konuyu anlamayınca ufak bir espiri kendiliğinden oluşuverir; Dr. Selma Tolon, “Batman sadece bir kahraman adı değil” der ve onları Batman ilimize götürür.
Bundan sonrası daha da ilginçtir, Anka Kazım’ın Batman’da tarihi bir camide olduğunu, İblis isimli kötü yaratığın onun bedenini tamamen ele geçirdiğini, durumun iyice zorlaştığını görürler. Herkesi öldürmek üzere olan İblis, JANISSARY’ye eğer intihar ederek kendini kurban ederse masumlara karışmayacağını söyler (Bizim yerli korku filmlerinde de cinler insanlara sürekli intihar telkin eder).
Dr. Selma intiharı kabul eder, ancak İblis onun bedenini de ele geçirmeye başlar, işte tam o anda BATMAN (yani Bruce Wayne) bizim JANISSARY’ye “hemen Allah’a secde et!” diye bağırır. Bedenini zar zor kontrol eden kahramanımız ise bunu güçlükle de olsa başarır. Bunu yapar yapmaz camide bulunan İblis ve ordusu bir anda yok olur.
Olaylar kontrol altına alındıktan sonra diğer kahramanların beraber dönme teklifini JANISSARY “Önce vatanım” diyerek kibarca reddeder.
Çizgi roman böylelikle biter. Ama olaylara hangi açıdan bakarsak bakalım, kitapların artık yeterli gelmediği bir çağda yaşıyoruz. Olayları kurgulayanlar artık ip uçlarını sadece entelektüel kitaplara değil; filmlere, dizilere, çizgi romanlara hatta bilgisayar oyunlarına ustalıkla yerleştiriyor. Bu sebeple popüler kültürün çok dikkatli gözlerle takip edilmesi elzemdir.