“İyi geceler” diye mırıldandı odanın boşu boşunalığına. Tüm o ses titreşimleri duvarların soğukluğuna çarpıp geri döndüğünde odada büyük bir gürültü koptu. Aldırış etmedi. Yatağın sağ yanına doğru kıvrıldı. Yorganı boğazına kadar çekti. Gecenin ölçü birimi neydi ki? Saniye, dakika, saat olamazdı, onlar çok kısaydı. Hafta mıydı? Haftada yedi gece vardı oysa. Gündü o zaman. Başka bir ihtimal kalmıyordu. Tüm günün birkaç an’ını gündüz olarak yaşıyor geriye kalanı gece oluyordu. Demek ki yaklaşık olarak bir gün demekti bir gece. Yorganın altındaki bacaklarını güçlükle karnına doğru çekti. Üşüyordu.