Yazmak için çabaları boşunaydı genç adamın,
Düşünüyordu saatlerdir,
Ancak aklındaki binlerce kelime kağıdın üzerinde düzenli bir şekilde dizilmiyorlardı,
Hem bu çaba yersiz değil miydi?
O binlerce kelime bir ahenk içinde kendiliğinden dizilmeliydiler öncelikle,
Daha sonra genç adama sadece dizilen o kelimeleri kağıda dökme işi kalmalıydı,
Evet onca yazma çabasının içinde kelimelere telkinler vermenin yanlış olduğunu anladı genç,
Ama yinede yazmalıydı genç,
Çünkü bir abisinin de dediği gibi yazmazsa delireceğini düşünüyordu,
Odanın içerisinde bir o yana bir bu yana gezerken aklında yalnızca bu düşünce vardı,
Yazmalıydı, yazmalıydı çünkü kafasının içindeki onca düşünce artık özgür kalmalıydı,
Çok zor olmamalıydı aslında,
Genç her zaman yazar yazar yazardı,
Yalnızca bir yerden başlamalıydı,
Ama zaten sorun da o değimliydi, o kadar düşünce arasından birini cımbızlamak,
Genç odanın içinde dolaşırken dışarıda yanıp sönen bir şeyler dikkatini çekti,
Tam da aradığı şey olabilirdi bu,
Adeta yazmak için bir kıvılcım, bir işaret bekliyordu,
Camın önüne yanaşan genç yıldızların kendine göz kırptığına şahit oldu,
Evet evet yıldızlar adeta gence göz kırpıyordu,
Bir anda duraksadı genç ve düşüncelerini, kelimelerini daha fazla aklında tutamadı,
Oturdu masanın başına ve aldı kalemini eline,
Kelimeler adeta kalemden dökülüyorlardı kağıda,
Öyle içten öyle derinden geliyorlardı ki onları kağıda dökmemek imkansızdı,
Ve genç yazmanın büyüsüne bir kez daha kapılmıştı,
Yazdı,
Yazdı,
Yazdı…
…