Bir varmış, bir yokmuş. Baltaları varmış maskeli adamların ve sol göğüsleri boşmuş.
Üzerine güneşin doğup, bir daha batmak istemediği topraklar varmış. Bir daha batmak istemediği zamanlar… Her şey ters yüz olmuş da zamanlar toprak altında kalmış.
Kimi demiş ki, çürümüştür zaman. Toprağın altına inmişse bir defa, bitmiştir artık. Yokmuştur. Demiştir, çünkü kolaydır gününü gün etmek ve toprak oluşu hissetmenin inancını zalim bedenler ne zaman yüklenebilmiştir? Demiştir, çünkü bir gün gücün el değiştireceğini o da bilir. Bari herkes bilmesindir. Herkes aymasın.
Güç nasıl da sarhoş etmiştir; apaçık delirişini nasıl da inkar ettirmektedir insana? Öyle değil midir çünkü? Güce senin gibi teslim olmayanları, diğer bir deyişle senin sahip olamadığın dirayete sahip, senin beceremediğin insanlığı becerebilmiş bedenleri zehirlemek, yakmak, kanatmak; en çok senin acizliğinin göstergesi değil midir?
Değil midir ki hiç umulmadık anda seslerini haksızlığa karşı yükseltecek milyonlar vardır? “Biz, sana apaçık bir fetih (ve zafer yolu) açtık.”* Bir olur, el ele verdiler mi söndüremeyecekleri ateş, saramayacakları yara, kıramayacakları put yoktur. Bir oldular mı gökleri kuşakların sarmayacağı yurt yoktur.
Zamanı diriltir de, cennete koyarlar.
NOT : Başlıkta Ali Ural’ın Güneşimin Önünden Çekil isimli kitabından esinlenildi.
* Fetih Suresi 1. ayet.