Nar-ı Aşk

Sevda kalbin en saklı köşesinin tahtına oturmuş, tek arzusu bütün taht sahipleri gibi tahtını yücelttikçe yüceltmek.
Sevdanın arzusuna boyun eğip onu yüceltmeli, hak ettiği makama ulaştırmalı.
Yüceltmek için aşk narıyla, hasret ateşiyle yakmalı.
Sevdaysa bu ateşe razı olmalı, ateşi söndürüp vakitsiz vuslata ermemeli.
Büyümeli, yüreği yakmalı, vuslatı arzulayarak saflığını kaybetmemeli.
Vuslatı değil aşk narıyla yanmayı arzulamalı.
İbrahim(as) gibi olabilmeli; sevgiliden geliyorsa yanmayı kurtulmaya tercih edebilmeli .
Vuslata ermek ile huzura ermek arasındaki sırat kadar ince çizgiyi fark edebilmeli.
Hasrette manaya yolculuk, zamansız vuslatta ise maddeye köle olmak gizli. Farkına varabilmeli bu büyük uçurumun.
Vuslata erme zamanını iyi ayarlamalı.
Vakitsiz gelen Şems, Mevlana’yı Mevlana yapamaz bilmeli.
“İstemem zamansız gelen vuslatı
Firakınla büyütürüm aşkını
Olur da erersem kemale
Doyasıya bakarım cemaline.”

KONUK YAZAR: KÜBRA BOZTEPE

Yorum bırakın