Sabah uyandığımda dünden kalma yalnızlıkların geceden kalma ızdırabıyla karşılaştım. Yalnızlıktır zaten gelen, geldiği gibi geçen. Uğramıştır belki birkaç saat, bir ömür var önümde kısa yada uzun. Kimse bilmez ne kadardır ömür vadesi, öleceğim belki bugün, belki yarın. Düşünülecek yeni şeyler bulmalı ömrün vadesini hesaplamaktan daha iyi. Ve ölüm yanı başımdayken bile mutlu hissedebilirim. Zaten Mutlu Pazar Sabahı şarkıları açmak için Pazar günlerini beklemek zorunda değilim.
Dertsiz bir sabah, mutlu Pazar şarkısı, uzaklarda bir yerlerde saklanan dostlarım, en yakınımda bir yerlerimde hissettiğim. Var olmamın verdiği gurur, var olanların getirdiği huzur. “Hayat ertelenmeyecek kadar kısa.” demişti geçen gün izlediğim film. Sonunda ölürken başrolü, bu mesajı çıkarmamla avutmuyordu kendimi.
Şimdi fark ediyorum da, içimizde hep var olan şeyler bir gün gitmiş gibi gelseler de gitmezler, sevdiğimiz zaten içimizde oluşturdukları değil midir?
Var olanlarla yetinme günü bugün, değer ölçme değil, değer bilme günü. Kaybolan bir şeyler var, hep olacaklar ama kalanları kaybetmemeye söz verme günü bugün.
Şimdi yeniden La Vie En Rose, bugün de Pazar değil, bana öyle gibi geliyor hala. Güzel günler özlediklerim, güzel günler sevdiklerim.
Var ya sen harikasın! Allah’ım yaa ne zamandır bu şarkının adını bulmaya çalışıyordum !!! :):)
Teşekkür ederim, çok sevilen bir şarkıdır 🙂